Erdoğan, “Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı”nda konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“155 yıllık güçlü geleneği ile Danıştay’ımız 35 yılı aşan birliğe üyelik döneminde Türkiye’yi başarıyla temsil etmektedir. Birlikte aktif rol üstlenen Danıştay’mıza 2025’e kadar sürdüreceğiz 2. yönetim kurulu üyeliğinde muvaffakiyetler temenni ediyorum. Emeği geçenlere ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Tesisimizi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak Danıştay’ımızın hizmetine sunduk. Toplam 785 metrekare alana sahip eğitim tesisimiz birçok ihtiyacını karşılayacaktır. Tesisin kurumumuza hayırlı olmasını diliyorum. Milletimizin teveccühü ile 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde adaleti 4 önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik.
Merdivenaltı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye, adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor. Geç gelen adalet, adalet değildir düsturu ile kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ifa edebilmeleri için her türlü desteği sağlıyoruz.
Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması, yargısı ile dayanışma içinde hep beraber hareket ederek gerçekleştireceğiz.
29 Ekim’de bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümüne ulaşacağız. Son bir asrın kapsamlı muhasebesini yaparken milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin temelinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin 1960 darbesi ile, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti gelmiştir. Sivil anayasaya kimsenin kulak tıkama lüksü yok. Hakikatin kıvılcımı farklı fikirlerin çarpışmasından doğar. Türkiye’nin en büyük zenginliği, konuşan, iradesine sahip çıkan, tercihini meşru yollarla ifade eden, demokrasiyi özümsemiş bireylere sahip çıkmasıdır. En geniş, en kapsayıcı toplumsal mutabakatla bu hassas süreci başarıya erdireceğimize inanıyorum.
Bölücü terör örgütünden hain FETÖ’ye, DEAŞ’vari istismarcı yapılara, devlet otoritesine meydan okuma cüreti gösteren çetelerden kendini hukukun üstünde gören çeşitli oligarşik oluşumlara kadar yürüttüğümüz mücadelenin arkasında güvenliği ve adaleti aynı anda tesis ve tahkim etme irademiz bulunuyor. Zalima merhamet, mazluma zulüm demektir. Meşru yollar varken, gayrimeşru yollara tevessül edenler, milletin canına, malına, huzuruna kastedenler, bu pervasızlıkların hesabını yargı önünde mutlaka vermek zorundadır. Adli ve emniyet birimleri ile bunu sağlamak devletin vatandaşına sorumluluğunun bir gereğidir. Bu konuda mevzuatla ilgili bir eksiklik varsa gidermeyi, işleyişle ilgili sıkıntı varsa çözmeyi, irade ile ilgili şüphe varsa ortadan kaldırmayı, hasılı nerede bir engel varsa aşmayı görev addediyoruz.”